Allah'ın bir kula hidayet etmesi için, kulun ne yapması lazımdır?
Değerli kardeşimiz,
Hidayet, kulun iradesini kullanmasından sonra, Allah'ın o kulun kalbine koyduğu bir nurdur.
Hayır ve şerrin Allah'tan olması cihetiyle, insanları hidayete erdiren ve dalalete düşüren ancak o'dur. İnsanlar birbirinin hidayet ve dalaletine sadece sebep olurlar. Hidayet ve dalaleti Cenab-ı Hakk’ın yaratmasını yanlış anlayan bazı kimseler, “Hidayet Allah'tandır, o nasip etmedikten sonra insan doğru yola giremez.” diyerek, hem başkalarını ikaz ve irşat etme yolunu kapatmakta hem de kendilerini kusurlarında mazur göstermek istemektedirler.
Önce şunu belirtelim: Cenab-ı Hakk’ın dilediğine hidayet buyurması caizdir. İnsanları saadete erdiren ve şekavete düşüren ancak o dur. Lakin Yüce Rabbimizin bir kulunda dalalet yaratması, o kulun kendi cüz'i iradesini kötüye kullanması sebebiyledir. Yoksa, kul kendi kabiliyetini dalalet yoluna yöneltmedikçe, Cenab-ı Hak onu o yola sevk etmez. Aynı durum hidayet için de söz konusudur. Nasıl ki insan rızık için gerekli bütün teşebbüsleri yaptıktan ve sebeplere tevessül ettikten sonra neticeyi Allah'tan bekler. Zira Rezzak (rızık verici) ancak o'dur. Sebepleri mükemmel bir şekilde yerine getirmekle rızkı elde etmeğe muhakkak gözüyle bakamaz. Aynen öyle de bir kimseye Allah'ın emir ve yasaklarını en güzel bir şekilde tebliğ eden insan, neticeye kesin gözüyle bakamaz. Zira, hadi (hidayete erdirici) ancak o'dur. Allah'ın dilediğine hidayet vermesi ise, hidayet şartlarına riayet eden kimseye, dilerse hidayet vermesi demektir. Yoksa, “hidayet için gerekli hiçbir sebebe riayetin gerekmediği” manasına gelmez. Bu düşünce tarzı rızık misalinde, tarlaya tohum ekmeden mahsul beklemeğe benzer.
Bu noktada bir hususun açıklanması gerekmektedir: Tarlasına tohum ekemeyen kimsenin mahsul alamayacağı kesindir. Her sebebe hakkıyla riayet eden kimse ise yüzde doksan dokuz ihtimalle mahsule kavuşur. Yüzde bir ihtimal ile dolu, sel, kuraklık gibi bir musibet söz konusu olabilir. İşte, az da olsa netice alamama ihtimalinin bulunması insanın dergah-ı ilahiye ye iltica etmesi ve o'na yalvarması hikmetine binaendir. Bu misal ile izah ettiğimiz hakikat, hidayet meselesi için de söz konusudur.
İlave bilgi için tıklayınız:
- Hidayet nasip işi midir; iman etmek insanın elinde midir?..
Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet
BENZER SORULAR
- "Hidayet Allah'tandır." sözü nasıl anlaşılmalıdır?
- "Hidayet Allah'tandır." sözü nasıl anlaşılmalıdır?
- "Allah, saptırdığı kimseyi doğru yola iletmez." (Nahl, 16/37) ayetine göre, Allah bir kulunu niçin saptırır?
- En'am suresi 148. ayette, "Allah dileseydi biz ortak koşmazdık." diyen müşrikler azapla tehdit edilmekte; 149. ayette ise "Allah dileseydi hepinizi doğru yola eriştirirdi." denilmektedir. Bu iki ayeti nasıl anlamalıyız?
- Hidayet nasip işi midir; iman etmek insanın elinde midir?
- Hayır ve şerri, Allah'ın yaratması ne demektir?
- "Allah şaşırtmasın" ifadesini kullanmak doğru mudur?
- Hayır ve şerri Allah'ın yaratması ile şerleri nefisten bilmek konusunu açıklar mısınız?
- İyilikleri Allah'tan, kötülükleri nefisten bilmek, ne demektir?
- Firavunun hasta olmaması, sıkıntı çekmemesi doğru mudur? Doğru ise hikmeti nedir? Firavun Cenab-ı Hakk'a; "Bana sıkıntı vermediğinden saptım" diyebilir?