Namazda kıraati ve diğer tespihleri Arapça yapmak şart mıdır; Türkçe veya başka bir dille yapamaz mıyız?
Değerli kardeşimiz,
İmam Ebû Yusuf ile İmam Muhammed'e göre, Arapçadan başka bir dil ile kıraati yerine getirmek caiz değildir. Yani Kur'ân'ı başka bir dile çevirip namazda o dil üzerine okumak, caiz değildir. Çünkü Kur'ân Allah (C.C.) sözüdür. Her kelime ve cümlesi bir nice mana ve hikmetlerle doludur.
Arapça çok zengin bir dildir. Kelimelerin kendine göre ve bulunduğu cümle itibariyle birkaç manası vardır; tercüme yalnız o mânalardan birini yansıtabilir. Ancak dili Arapçaya dönmiyen, bunun teleffuzunu bir türlü beceremiyen ümmî bir kimsenin, öğreninceye kadar kendi diline çevrilen âyetleri okuyabilir, diye bir fetva verilmiştir.1
İmam Ebû Hanife'nin, herhangi bir dile çevrilen Kur'ân âyetlerini o dil üzere okumanın caiz olduğuna dair bir içtihadı olmuşsa da, yapılan ciddi araştırmalarla, İmam'ın bu içtihadından vazgeçip îmamey'in içtihadına döndüğü anlaşılmıştır. Nitekim Fetâvâ-yi Hindiyye'de de bu hususa dokunulmuş ve «İmamın rücu' ettiği rivayet olunmuştur. Bu rivayete de itimad gerekir» diye kaydedilmiştir.2
İbn Abidîn'in Bu Konudaki Tesbiti:
İbn Abidîn bu konuda Dürrü'l-Muhtar'ın metnini naklederek diyor ki:
"Namazda acizlik hallerinin dışında Farsça tekbir getirip başlamanın sahih olduğu hususunda İmam Ebû Yusuf ile İmam Muhammed, İmam Ebû Hanîfe'nin görüş ve içtihadına dönmüşlerdir. Namazda yine acizlik hallerinin dışında Farsça (veya herhangi bir dil ile) kıraatin caiz olmadığı hususunda ise, İmam Ebû Hanîfe, îmameyn'in görüş ve içtihadına dönmüştür."
"Ne var ki, İmameyn'in Tekbîr (Namaza başlama tekbiri) konusunda İmam Ebû Hanîfe'nin kavline döndüğünü hiç kimse nakletmemiştir. Tatahaniyye'deki nakil ise bu tekbir hakkında sarih değildir. Teşrik ve Kurban Kesme tekbirleri hakkında olması muhtemeldir . Evlâ olan da budur. Çünkü Tatarhaniyye sahibi bunu namaz dışındaki Ezkâr (zikirler) bahsiyle birlikte anlatmıştır."3
Kâsânî (ö. 587) Bedayiu's-Sanayı'de bu konuda diyor ki:
«Ebû Hanîfe'ye göre kıraat Arapça sabit olduğu gibi, Farsça da sabittir. Bu cevaz mutlaktır. Yani kıraatte bulunan kimse Arapçayı uygun biçimde teleffuz etsin etmesin farketmez.
İmameyn'e göre, Arapçayı uygun ölçüde teleffuz edemiyorsa, o takdirde Farsça (veya herhangi bir dille caizdir. Aksi ise caiz değildir.
İmam Şâfiîye göre, uygun biçimde teleffuz edebilsin, edemesin Farsça kıraat caiz değildir. Çünkü Kur'ân Arap lügati üzere inmiştir. Bu bakımdan Farsça okunan şey Kur'ân olamaz. Ancak Arapçayı beceremiyen kimse -öğreninceye kadar- kıraat yerine tesbîh ve tehlüde bulunur (Sübhanellah ve lâ ilahe illallah) der.»
Mülteka Şerhi Mecmau'l-Enhür sahibi bu konuda diyor ki:
«İmam Azama göre, Arapçayı uygun ölçüde teleffuz edebilsin, edemesin Farsça İftitah Tekbiri getirmek sahihtir. İmameyne göre, ancak Arapçayı uygun biçim ve anlamda teleffuzunu beceremiyen kimse hakkın da caizdir. Ama en sahih tesbite göre, İmam A'zam bu konuda îmamey'in görüş ve içtihadına rücu' etmiş (dönmüş) tür.»
«Arapça teleffuzdan âciz olduğu için kıraati Farsça yerine getirmek hem İmam Azam'a göre, hem İmameyn'e göre caizdir. Arapçayı teleffuzden âciz olmayan kimse hakkında ise, İmam A'zam'a göre yine caizsede de İmameyn'e göre caiz değildir. Çünkü İmam Azama göre, Kur'ân mânadır. Farsça (veya başka bir dil de) o mânaya delâet eder. Bu bakımdan başka dille kıraat caiz sayılır. Ancak bu cevaz sadece namazdaki kıraat hakkındadır.»
«Yapılan rivayete göre, İmam A'zam bu konuda İmameyn'in görüş ve içtihadına rücu' etmiş (dönmüş) tür. Sahih olan da budur; İtimad de bu rivayete göredir. Nitekim musannif da onun rücu' ettiğini ihtiyar etmiş ve namazda kıraatin Arapça okunmasını imamların ittifakına dayıyarak nakletmiştir.» 4
Fetâvâyi Hindiyye'de bu konu biraz daha açıklanarak şu cümlelere yer verilmiştir:
«İmam Ebû Hanîfe'nin İmameyn'in kavline rücu' ettiği hakkında El-Esrar sahibi, «Bu benim ihtiyarımdır» diyor. Et-Tahkik Kitabında «Bu, muhakkiklerin hemen hepsinin seçip beğendiği bir rivayettir. Fetva da buna göredir», deniliyor. Şerh-i Nukaaye'de de aynı husus belirtiliyor. En sahih olan da bu tesbittir, kaydi yer alıyor.» 5
Bütün bu rivayetlerden çıkarılan sonuç:
- İmam Azamın bu konuda İmameyn'in görüş ve içtihadına döndüğü, fukahanın ileri gelenlerinin hemen hepsine göre doğrudur. Hepsi de bu rivayeti en sahih kaydiyle belirtmeye çalışmış ve bir kısmı bunu ihtiyar ettiğini özellikle kaydetmiştir. O halde Farsça ya da başka bir dil üzere kıraat konusunda fetva İmameynin içtihadına göredir. Kur'ân'ın ruhuna ve maksadına uygun olan da budur.
Nitekim Kitabu'l-Fıkh Alâl-Mezahibil-Arbaa sahibi Abdurrahmân El-Cezîrî, Kıraat bahsinde Hanefî imamlarının görüşlerini ittifak halinde naklederek diyor ki: «Hanelilere göre, Arapça okumaktan âciz olan kimsenin başka dillere göre okuması caizdir. Böylece kıldığı namaz sahihtir.» 6
Dipnotlar:
1. Fetâvâ-yi Hindiyye - Şerh-i Nukaaye / Şeyh Ebîl-Mekârim.
2. Fetâvâ-yi Hindiyye, I/69 - El-Mektebetül-İslâmiyye - El-Hidâye.
3. İbn Âbidin, I//505.
4. Mecmau'l-Enhür Şerh-i Mültekal-Ebhur, I/92-93 - Dersaadet: 1327.
5. Fetâvâ-yi Hindiyye , I/69 - 70 - Mektebetü'l-İslâmiyye.
6. Kitabu'l-Fıkh Alâl-Mezahibil-Arbaa, I/230 – Mısır.
(Celal Yıldırım, Kaynaklarıyla İslam Fıkhı, Uysal Kitabevi, I/238-241)
Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet
BENZER SORULAR
- Namaz esnasında okunacak sureleri Türkçe okusak, o namaz sahih olur mu? Arapça olarak mı okumak gerekiyor?
- Cemaatle kılınan namazda iftitah/başlama tekbiri ne zaman getirilir? İmamdan önce tekbir alınır mı?
- Namazın kıraatinde bir ayet atlayıp devam etmek, bir harf yerine başka bir harf (peltek "se" yerine normal "se") okumak namazı bozar mı?
- Namazda okunan Kur'an, düzgün okunmazsa namaz olur mu? Yapılan harf, hareke hataları namazı bozar mı?
- Farzların 3. ve 4. rekatlarında fatiha okunmazsa ne icap eder?
- Lohusalık halinin süresi ne kadardır?
- Namazı kılmanın belli bir şekli var mı, adabı nasıldır? Farz ve vacipleri, sünnet ve adapları gibi hususlara bağlı kalınarak namaz nasıl kılınır?
- Namazın kıraatinde yapılan hatalar (zelletü'l-kâri) hakkında detaylı bilgi verir misiniz?
- Abdest, teyemmüm ve gusül olmazsa, bunları almak için imkân da yoksa, namaz kılmak caiz midir?
- Vakıftan dönmek: Bir kimse, "Bundan sonra kazancım ya da şu dükkanımın geliri vakıf olsun." derse ve daha sonra bundan vazgeçse, bu şekilde vakfından vazgeçebilir mi?