Şakku'l-kamer / şakk-ı kamer / inşikâku'l-kamer / inşikak-ı kamer (ayın yarılması) mucizesi hakkında bilgi verir misiniz?
- Peygamberefendimiz (asm) ayı ikiye yarmasında sahabe arasında ihtilaf var mış?
- Ve eğer ki öyle bir mucize olsa idi ve kafirler kabul etmediler ise, onlar helak olmaları gerekti (ayette geçiyor muş bilmana, eğer mucize gelip de red eden kavim helak olacak diye)?
- Ay mucizesi olsaydı eğer, neden büyük sahabelerden rivayet yok?
- Bu konuda sahabeler arasında ihtilaf var mıdır?
Değerli kardeşimiz,
Öncelikle "Mucizeyi reddeden helak olur." diye bir şey söz konusu değildir. Tarihte bazı asi kavimler helak edilmişlerdir, bu konu farklıdır.
Sahabeler arasında bu mucizenin olup olmadığı konusunda bir ihtilaf söz konusu olamaz. Şakku'l-kamer / inşikâku'l-kamer mucizesi Kur'an'da geçmektedir. Böyle bir mucizenin bir sahabe tarafından inkarı mümkün değildir. Her sahabeden rivayet gelecek diye bir şey yok. Yalnızca bazı rivayetlerde ay ikiye ayrıldıktan sonra yere inmiş gibi ilaveler yapanlar olmuşsa da, bunlar bu mucizeyi kıymetten düşürmek ve insanların inkar etmesini sağlamak için münfıklar tarafından uydurulmuştur.
- Peygamber (sav) Efendimizin mucizelerinden birisi olan AY'I İKİYE bölmesini kanıtlayabilecek elimizde herhangi bir kanıt var mı?
- Fotoğraflı veya bilimsel açıklamalı bir kanıt lazım?
AY MUCİZESİ
Fahr-ı Kâinat Efendimizin (sav) gösterdiği BİN'e yakın mucize, insanlık âleminin ayları ve yıldızları hükmünde parlayan sahabelerin gözü önünde cereyan etmiş ve yalan üzerine ittifak etmeleri imkânsız olan bu nuranî cemaat tarafından bütün teferruatıyla gelecek nesillere aktarılmıştır.
"Benden bilerek yalan bir şey haber veren, cehennem ateşinden yerini hazırlasın." (bk. Buharî, İlim: 39; Cenâiz: 33; Müslim, Zühd: 72; Ebû Dâvud, İlim: 4; Tirmizî, Fiten: 70,..)
mealindeki hadîs-i şerifin ikazına karşı, bütün zerreleriyle titreyip herkesten fazla titizlik gösteren ve yalan bir haber karşısında susmaları mümkün olmayan o iman kahramanlarından bize ulaşan hadîs ve mucizeler, bugün modern ilim tarafından da tek tek tasdik edilmektedir. İslâmî kaynaklarda “Şakk-ı Kamer” veya "İnşikak-ı Kamer" olarak geçen "Ay'ın ikiye yarılma mucizesi" de bunlardan birisidir.
NASIL GERÇEKLEŞTİ?
Şakk-ı Kamer Mucizesi, Efendimiz (sav) peygamberlikle vazifeli kılındıktan sekiz sene sonra vuku buldu. Kureyş Kabilesi'nin ileri gelen müşrikleri bir araya toplanmışlar ve Allah Resûlünden, peygamberliğini ispatlayacak bir mucize istemeye karar vermişlerdi. Hep birlikte O'nun bulunduğu yere doğru ilerlerken gecenin ilk saatleri yaşanıyor ve Efendimiz (sav} parıl parıl parlayan ay ışığı altında Hazret-i Ali, Huzeyfe İbn-i Yemân, Abdullah Ibn-i Mes'ud, Cübeyr ibn-i Mut'im ve Abdullah İbn-i Ömer gibi büyük sahabelerle sohbet ediyordu.(1) O nur halkasını çevreleyen müşriklerin mucize görme konusundaki ısrarları had safhaya varıp sabır sınırlarını zorladığında, Fahr-i Kâinat Efendimiz (sav) yerinden doğruldu ve mübarek elini, gökyüzünde bir altın tabak gibi ışıldayan Ay'a doğru celâlle kaldırdı. Yaratıldığı günden beri vazifesinden şaşmamış olan Ay, hürmetine koca bir kâinatın yaratıldığı O Zat'in (sav) bu işaretiyle bir anda ikiye ayrılmış ve gerideki Mina Dağı, Ay'ın iki parçası arasında kalarak muhteşem ve tüyler ürpertici bir manzara teşkil etmişti.
Efendimiz (sav) etrafındaki sahabelerine "Şahit olun, şahit olun." diye tekrarlarken, Kureyş kâfirleri şaşkınlıkla birbirine bakmıyor ve "Bize büyü yaptı." diyorlardı.
Bir başka Kureyşli de "Muhammed (sav) sadece bize büyü yapmış ve Ay'ı iki parça olarak göstermiş olmalı." diyerek, bu hâdisenin civar beldelerden gelen kafile ve kervanlara sorulmasını istiyordu. Bu teklif, diğerleri tarafından da ister istemez benimsendi ve ertesi sabah Yemen ve başka taraflardan gelen kervanlar soru yağmuruna tutuldu. Hepsi de gece seyahat ettikleri için Ay'ın ikiye yarıldığına şahit olmuşlardı. Bunun üzerine Mekke'li Müşrikler. "Ebû Tâlib'in yetîmindeki sihir, semaya da tesir etti." diyerek inatlarını sürdürdüler. Ve Efendimizin (sav) yanında olmamalarına rağmen, bu mucizeyi gören diğer müşrikler gibi, küfürlerinde sabit kaldılar.(2)
Hemen arkasından Allah kelâmı nazil oldu:
"Onlar bîr mucize görseler, ondan yüz çevirip 'Normal bir sıhîr...' derler, yalan söylerler, nefislerine uyarlar." (Kamer, 54/2)
NEDEN HERKES GÖRMEDİ?
Ay Mucizesinin herkes tarafından görülmesi, Cenab-ı Hak tarafından dünyada murad edilen "imtihan sırrı"na ters düşecek ve ister istemez bütün insanların imana gelmesine yol açacaktı. Bu yüzden Ay'ın iki parçaya ayrılması, insanların uykuda veya evinde olduğu bir zamanda, ani ve kısa süreli olarak gerçekleşti. Ay'ın her gün farklı saatlerde dogması ve farklı menzillerde bulunmasının yanısıra, o asırda gökyüzünü sürekli inceleyen âlimler de yok denecek kadar azdı. Aynı zamanda bazı ülkeler sis ve bulut gibi engellerden, bazıları da saat farkından dolayı Ay'ı göremiyordu. Meselâ bu mucizenin gerçekleştiği saatte İngiltere ve İspanya'da güneş yeni batıyor, Çin ve Japonya'da sabah oluyor, Amerika'da ise gündüz saatleri yaşanıyordu.(3) Ay'ın görülmesi için yeterli olan şartlar, Arap yarımadasının dışında en iyi Hindistan'da gerçekleşmiş ve Dhar şehri kralı Raja Bjoh ve raiyeti tarafından bütün teferruatıyla takîp edilmişti.(4) Chamai Nehri kıyısındaki sarayının balkonundan Ay'ın ikiye ayrıldığını gören kral, önce dünyanın sonunun geldiğini zannederek büyük bir korkuya kapılmış, daha sonra da bunun Arabistan'da zuhur ettiğini duyduğu Peygamber'in bir mucizesi olabileceğini tahmin ederek vezirini Mekke'ye göndermişti. Raja'nın veziri Efendimiz (sav) ile görüşme şerefine erişmiş ve Şakk-ı Kamer O'nun mucizesi olduğunu anlayarak İslâmiyeti seçmişti.
Bugün bu bahtiyar hükümdarın torunları olan Bjohzadeler, Hindistan'daki Dhar şehrinin hemen dışında ikâmet ediyorlar.(5)
BAŞKALARI DA GÖRMÜŞTÜ
Şakku'l-Kamer Mucizesi, sadece Raja ve saraydakiler tarafından görülmemiş. Hindistan halkı tarafından da seyredilmişti. Mucizenin gerçekleştiği tarih, daha sonra bir başlangıç yılı olarak kabul edildi ve bazı eserler üzerine işlendi. Hatta bu ülkede ele geçirilen bir heykelde: ''Ay'ın ikiye yarıldığı senede yapılmıştır." ifadesi bulunuyordu. Bu durum bazı müfessirler tarafından sıkça nakledilmiş ve çok önemli bir delil olarak gösterilmiştir.(6)
İLİM GÖRÜYOR
On dört asır önceki astronomi ilminin ve haberleşme imkânlarının yetersizliği sebebiyle, tam olarak görülemeyen veya görüldüğü halde haber olarak yaygınlaşanı ayan Şakk-ı Kamer Mucizesi, 4 Mayıs 1967 yılında Florida'daki Cape Kennedy Uzay Üssü'nden fırlatılan Orbiter 4 uydusundan çekilen Ay fotoğraflarıyla ister istemez gündeme gelmiştir. Orbiter 4'ün bu çalışmasında, Ay'ın dünyamızdan görülmeyen arka yüzü resimlenmiş ve 3.000 km. mesafeden çekilen yakın plân fotoğraflarıyla Ay yüzeyinin %95'lik bölümü incelenebilmiştir. 67-1805 numara ile arşivlenen bu fotoğraflarda, daha önce küçük bölümler halinde çekilen Ay fotoğraflarında farkedilemeyen bazı hususlar göze çarpmaktadır. Ay'ın arka yüzeyi, uzunluğu 240 genişliği de yer yer 8 kilometreyi bulan bir yarık tarafından boylu boyunca kuşatılmaktadır.(7) Bu çatlağın merkezi, 65 derece güney ve 105 derece doğu olarak belirlenmiştir. Tabii sebeplerle meydana gelen çatlaklar, dalgalı ve düzensiz bir çizgi oluşturdukları halde, bu çatlak mükemmel bîr düz çizgi şeklindedir. Özel bir sebebe dayandığı intibaını uyandıran çatlaklar, Ay'a ilk defa ayak basan astronot Neil Armstrong'un da dikkatini çekmiş ve kendi ifadesiyle onu hayrete düşürmüştür. Size bu haberi aktardığımız "The Müslim Digest" adlı dergi, Mısırlı âlimler tarafından N. Armstrong'a Şakk-ı Kamer Mucizesinin anlatıldığını da ifade etmektedir.
ÜÇ ASIRLIK HARİTA
Kur'an, hadîs ve nakiller, Şakk-ı Kamer Mucizesi gerçekleşip Ay'ın iki parçaya bölündüğünü ifade ettiğine göre, bu parçaların tekrar birleşmesi sırasında meydana geldiği tahmin edilen çizginin Ay'ın tamamını dolaşması gerekmektedir. Yani birleşme çizgisi veya çatlağı, Ay'ın dünyadan görünen yüzünde de bulunmalıdır.
Uzay çalışmalarını yürüten ülkeler, su ana kadar Ay'ın bu yüzünü çevreleyen bir çatlaktan bahsetmemiştir. Ancak burada ilk defa ZAFER'in ortaya koyacağı bir delil, sanırız astronomi sahasında daha önceden ele alınmamış veya gözlerden saklanmıştır. Bu delil, İtalyan gök âlimi Cassini tarafından günümüzden tam 311 sene önce çizilmiş olan bir Ay haritasıdır.
Modern astronomiyle uğraşan ilim adamları tarafından fevkalâde önemli bir kaynak olarak kabul edilen ve ilmî yönü tartışılmadığı için birçok kitapta yer alan bu harita, günümüzde çekilen Ay fotoğraflarıyla da mükemmel bir uyum arz etmektedir. Cassini'nin 311 yıllık bu haritasında, dünyamızdan görülen Ay yüzeyinin tamamını kuşatan ve tesadüflerle meydana gelmeyecek kadar muntazam olan bir çizginin varlığı, son derece açık ve net olarak görülmektedir. Fotoğrafını takdim ettiğimiz bu haritayı inceleyen insaf sahiplerinin, cetvelle çizilmiş gibi muntazam olan bu çizgiyi ne şekilde yorumlayacaklarını bilemiyoruz. Ancak iki büyük taşın üst üste konduğunu veya bazı yerlerde derince çizgiler çizildiğini görüp de bunların uzaylılar tarafından yapıldığını iddia eden Daniken gibi sahte âlimlerin, bu harita karşısındaki suskunluklarının sebebini az-çok tahmin edebiliyoruz.
AY YÜZEYİ DEĞİŞİYOR MU?
Bu yazıda Cassini'nin haritasından bahsetmemizin sebebi, mucizenin gerçekleştiği zamana en yakın kaynak olması cîhetiyledir. Çünkü Şakk-ı Kamer'den bu yana geçen on dört asır zarfında Ay yüzeyinde önemli değişmelerin olabileceği ve çatlakların yapısını bozabileceği anlaşılmaktadır.
Ay yüzeyindeki değişmelerin bir sebebi, sıvı haldeki lâvların taşması olarak belirtilmektedir.(8) Geçmişteki yıkılma ve bozulmaların çoğu, bu aşındırmadan dolayıdır. Meselâ Ebemkuşağı Körfezi (Sinüs Iridum) bunun açık bir örneğidir. Yakın sayılabilecek bir geçmişte çember seklinde olan bu körfez, sıvı haldeki lâvlar tarafından tamamen tahrip edilmiş ve bir yay haline getirilmiştir.
Ay yüzeyinin değişmesine sebep olan diğer bir faktör de sıcaklık derecesindeki ani farklılıklardır. Güneşin, Ay üzerindeki belli bir noktanın üzerine çıkmasıyla birlikte Ay yüzeyindeki sıcaklık, sıfırın altında -80 santigrad dereceden, sıfırın üstünde +120 derecelere fırlar. Ve Güneş battığında, yine eksi değerlere düşer. Neticede kayalar patlayarak parçalanır ve uzun bir zaman dilimi içinde Ay yüzeyinin görünüşünü değiştirir.
Ay'ın son derece yoğun bir meteor yağmuruna maruz kalması da yüzeyinin hızla değişmesine yol açar. Ağırlığı bazen tonlarla ifade edilen göktaşlarının yapmış olduğu tahribat, tek kelimeyle dehşet vericidir. Hatta saniyede 40 kilometre hızla düşen 1 GRAM'lık göktaşları bile kurşun tesiri yapar ve en sert kayalarda en az 30 dm. derinliğinde 60 cm. genişliğinde bir çukur açar. Bilindiği gibi Dünyamızın etrafını çevreleyen atmosfer tabakası, bu taşlar için mükemmel bir kalkan vazifesi görmektedir. Buna rağmen nadir de olsa düşen göktaşlarının açtığı dev kraterler, herhangi bir atmosfere sahip bulunmayan Ay yüzeyinin akıbeti hakkında fikir verebilir.
Yukarıda saydığımız bu sebeplerden dolayı Ay'ın çehresi her an değişmekte ve farklı bir yapıya kavuşmaktadır. Bu yüzden şimdi değişmiş veya kısmen kapanmış olsa bile, 311 yıl önceki Ay haritasında gösterilen o muazzam çatlak önem arzetmektedir.
Şakk-ı Kamer Mucizesi'nin günümüz tekniğiyle apaçık görülebilecek olan delilleri, Hâlık-ı Kâinat tarafından çeşitli sebeplerle gizlenip örtülmüş ve imtihan sırrına uygun hâle getirilmiş olabilir.
NETİCE
Modern astronomi ilminin Şakk-ı Kamer Mûcizesiyle alâkalı tesbitleri (veya inkârları) hangi boyutta olursa olsun, inananlar için fazla bir şey ifade etmez. Çünkü bu mucize, bizzat Allah tarafından haber verilmiş ve Kur'an'da açıkça zikredilmiştir.
"Kıyamet yaklaştı ve ay yarıldı. onlar bir âyet (mucize) görseler, ondan yüz çevîrlp 'Normal bir sihir.' derler, yalan söylerler, nefislerine uyarlar." (Kamer, 54/1-3)
Evet, bu mucizeyle alâkalı olan Kur'an âyetlerinin meali budur. Ve o âyetlerde bildirilen hakikatlere karşı artık boyun eğmek zorunda kalan ve ders almaya karar vermiş görünen modern ilim, öğrenci koltuğunda oturarak araştırmalarına devam etmektedir. Ay sadece resimlerle değil, jeolojik açıdan da incelenebildiğinde, Şakk-ı Kamer Mucizesi bambaşka bir boyut kazanabilecektir.
İlave bilgi için tıklayınız:
KAYNAKLAR:
1. Tecrîd-i Sarih Tercümesi, İst.1945, IX/367,372; Elmalılı, Hak Dini Kur'an Dili, II.baskı, fst.l960, VII/4622.
2. Kadı İyad: eş-Şifa,
3. Bediüzzaman: Sözler, s. 570.
4, 5. The Muslim Digest, Vol.34, Nos: 3-4, p.35.
6. Ömer Nasûhi Bilmen: Muvazzaf-ı İlm-i Kelâm, İst-1959, VIII/161; İsmail Tekin: Inşikâku'l-Kamer, Ank.1970, s.17.
7. The Müslim Digest, Vol.34, Nos: 3-4, p.35.
8. Bilim ve Yaşam Ans., Bilim ve Teknoloji cildi. Gelişim Yay., s.241.
(Kaynak ve fotoğraflar için bakınız: Gerçeğe Doğru-2, Sayı 15, s. 3-8, Zafer Yayınları).
Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet
BENZER SORULAR
- Ay mucizesinde, ayın yere indiğine dair ateistlerin iddiasına cevap verir misiniz?
- Hz. Muhammed’in kalbinden çıkarılan felsefe taşı mı?
- Ay yarılması mucizesi, Peygamberlikten önce mi oldu?
- Peygamberimiz'in Kuran-ı Kerimde Bahsedilen Mucizeleri
- Ay'ın yarılma mucizesi neden sadece o zamanda görülmüştür?
- Peygamberimizin (asm) Kuran-ı Kerim'de Bahsedilen Mucizeleri
- Allah’ı görmek mucize mi?
- Peygamberin kalbi kirli miydi?
- Akla kapı açmak, ihtiyarı elden almamak ne demek?
- Ayın Yarılması mucizesini haber verenler, o zaman hayatta mıydı?