Doğru nasıl doğru olur, kötü nasıl kötü olur?

Tarih: 26.04.2024 - 11:39 | Güncelleme:

Soru Detayı

- Allah, bir şeyi doğru olduğu için mi emreder yoksa o emrettiği için mi doğrudur?
- Yine, Allah bir şeyi kötü olduğu için mi yasaklar, yasakladığı için mi kötü olur? (Euthyphron ikilemi)

Cevap

Değerli kardeşimiz,

Bu konuda âlimler arasında farklı görüşler vardır. Mutezile âlimleri ile Maturidilere göre, hak her zaman haktır, batıl her zaman batıldır. Doğru her zaman doğrudur, yanlış her zaman yanlıştır. Bu sebeple doğru doğru olduğu için Allah onu emretmiştir. Yanlış-yalan çirkin olduğu için onu yasaklamıştır.

Maturidi yaklaşım, aklın etkinliği konusunda Eşari yaklaşımdan ayrılıyor, fakat Mutezili yaklaşımı da tam olarak benimsemiyordu. Yani Maturidi yaklaşım kendi ifadeleriyle orta yolu benimsiyor. Ne ifrata giden Mutezileyi ne de tefrite düşen Eşari yaklaşımı benimsiyor.

Maturidi yaklaşımın teorisyenlerinden olan Ebu'l Muin en-Nesefi bu konuyu ayrıntılı olarak incelediği kitabında Eşari yaklaşımdan önemli ölçüde farklılaşarak akla ayrı bir vurgu gerçekleştiriyor.

Ona göre akıl iyiyi ve kötüyü bilebilir; adaletin iyi zulmün kötü, bilginin iyi cehlin kötü, ihsanın iyi nankörlüğün kötü olduğunu, vahiy gelmeden de aklı selim sahibi insanlar bunları bilebilirdi. Zaten vahiy gelmese de insanların akıllarını kullanarak Allah'a inanmak zorunlulukları vardır. İnanmadıkları takdirde mesul olacaklar.

Maturidi âlimleri, Eşarilerin kendileri için önemli bir delil olarak ileri sürdükleri "Resul göndermeden insanlara azap vermeyiz." (İsra, 17/15) ayetindeki "resul" kelimesinin "akıl" anlamında olduğunu ileri sürerler ve ayeti; "İnsanlara akıl vermeden onları mesul tutmayız." şeklinde tefsir ederler. (Muhammed İzmiri, Şerh-i Miratü'l-Usul)

Eşari yaklaşımda iyi ve kötü, güzel ve çirkin salt akılla bilinemez. Çünkü iyilik ve kötülük, güzellik ve çirkinlik izafi kavramlardır; zaman, mekân ve kişiye göre, kişinin içinde bulunduğu ortama göre değişmektedir. A şahsı için iyi olan B şahsı için iyi olmayabilir, A şahsı için zulüm olan B şahsı için zulüm olmayabilir.

Mesela, öldürme olayı farklı konumlarda iyi ve kötü olabilmektedir; av hayvanlarının öldürülmesi genelde mübah fakat bu hac zamanında mübah değildir; savaş esnasında düşmanın öldürülmesi sevap, fakat ülke içinde herhangi bir insanın öldürülmesi haramdır; insanların kısas için öldürülmesi iyi, fakat suçsuz öldürülmesi tüm insanlığın yok edilmesine bedel bir cinayet gibidir.

Bu gerçeklerden hareketle Eşariler fillerin beyazlık ve siyahlık gibi zati nitelikte olmadıkları, tersine ortama ve duruma göre değişebildiklerini savunuyorlar. O zaman bu düşünürlere göre vahiy gelmeden önce şu iyi, şu kötü demek mümkün değildir. Allah'ın emrettikleri iyi, nehy ettikleri kötüdür. Salt akılla iyi ve kötünün belirlenmesi mümkün değildir. (bk. Gazali, Kitabü'l-Mustasfa, c.1)

Burada Sünni olan Eşari ve Maturidi ekollerinin her birisinin elinde güçlü delil sayılan hakikatler vardır. Bunu özetle görmüş bulunuyoruz. Bunların ellerindeki hakikatleri çok kısa birkaç madde halinde değerlendirmekte fayda vardır:

1) Maturidiler: Allah’ın akılla bulmak zorunluluğu vardır. Çünkü “Bir iğne bile ustasız olmaz.” O halde bu kâinatın mutlaka bir ustası vardır ve akıl bunu anlıyor.

Eşariler: Kâinatın yaratıcısı güç-kuvvet sahibi bir zatın varlığını gösterse de isim ve sıfatlarıyla gerçek Allah’ı bilemez. Bu aklın ötesindedir.

2) Maturidiler: İnfak etmek, ikramda bulunmak, dürüst olmak, doğru konuşmak, sözünde durmak güzeldir; yalan söylemek, cimrilik etmek, sözünü yerine getirmemek, adam öldürmek vs. birer çirkinliktir. Din olmasa da aklen bunlar bilinir.

Eşariler: (Kelamda: hüsün ve kubuh = güzel ve çirkin olan şeyler hakkında söylendiği gibi) Güzellik ve çirkinlik zaman ve mekâna göre değişebilir. Nitekim peygamberlerin vahiy olarak getirdikleri dinlerde bazı yasak hükümler, serbest bırakılmış, bazı mubah hükümler de yasaklanmıştır. İslam ümmetinin ittifakıyla şeriatlardaki bu değişik hükümler Allah’ın emir ve yasaklarına göre bir kimlik kazanırlar. Demek ki güzellik ve çirkinlik vahyi ile tespit edilir.

3) Maturidiler: Bir şeyin güzel veya çirkin olması, nefsü'l-emre bakar, zatında güzel güzeldir, çirkin çirkindir. Dinler de bu ontolojik kimliğe göre emir ve yasakları ortaya koyar.

Eşariler: Bir şeyin güzel veya çirkin olması hem şimdiki hâli hem de gelecek durumu itibariyledir. Hakikatte dünya için güzel de olsa ahiret için çirkin olan bir şey gerçekte çirkindir. Bir altın çalmak bir yıl hapis cezasına sokuyorsa, bu iş dünya menfaati bakımından şu an faydalı da olsa sonuç itibariyle zarardır. Keza bir soygun gerçekleştirmek, dünya hayatında çok konforlu ve lezzetli bir hayatı kazandırıyor olsa da ahiretteki cezası itibariyle pek zararlıdır.

Demek ki, ehlisünnet olan Maturidi ve Eşari âlimleri, hakikatin farklı yönlerine dikkat çekmişlerdir, ikisi de doğrudur.

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yazar:
Sorularla İslamiyet
Kategori:
Okunma sayısı : 99
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun