İslam topraklarında yaşayan azınlıklara ve anlaşma imzalanan devletlere nasıl muamele edilmesi gerekir?

Tarih: 11.02.2006 - 00:00 | Güncelleme:

Cevap

Değerli kardeşimiz,

İslam dini, Müslümanların himayesine giren ve cizyesini (savaş tazminatını/vergisini) verenlerin can, mal ve bütün hukuklarının muhafazasını taahhüt eder. Dördüncü İslam halifesi olan Hz. Ali (r.a) bu hususu şöyle ifade etmiştir:

"Kanları kanımız, malları malımız gibidir."

Kendi dinlerinde kalmak üzere Müslümanların himayesine giren zimmiler hakkındaki tarihi uygulamalar pek çoktur. Bu uygulamanın en güzel bir kanıtı, İstanbul'u fetheden Fatih Sultan Mehmed'in, İstanbul'da yaşayan Galata Zimmilerine verdiği Ahitnamedir. Hâlen orijinal nüshası Paris, Bib.Nat.turc anc. 130, Vrk.78/a-b'deki nüshadır. Bu akitnamenin daha önce Fransızca tercümesi ve Türkçe metni yayınlanmıştır. (bk. Beldiceanu, Recherche Surla ville Ottomate, 153-154,423-424 ; Uzunçarşılı, Osmanlı Tarihi, II/7-8; TOEM, Sene 5, sh.52)

Fatih Sultan Mehmet bu akitnamesinde:

- Galata gayri müslimlerinin kendi dini ayin ve erkanlarını yine kendi üslup ve âdetleri üzerine yerine getirmelerine müsaade etmiştir.

- Malları, rızıkları, mülkleri, mahzenleri, bağları, değirmenleri, sandalları ve bilcümle metaları ve eşleri, çocukları ve cariyeleri kendi ellerinde kalmalarına izin vermiştir.

- Kiliseleri ellerinde kalacak, ellerinden alınıp mescid yapılmayacak ve bir kâfir rızası olmadan Müslüman edilmeyecektir.

Savaş eden düşmanlar, zimmi statüsüne girdiği ve fiilen savaşı terk ettiği takdirde, katlini gerektiren sebep ortadan kalktığı için öldürülmemektedir. Eğer Müslüman olmayanlarla savaşmanın sebebi onların küfür ehli olmaları olsaydı, savaşın son bulması ile yetinilmez. İslamiyet'i kabul etmeleri şart koşulurdu. Halbuki savaş sonrası yapılan anlaşmalarda bu yolda bir zorlama getirilmemiş, kilise ve havralara ilişilmemiş, din serbestisi ve hürriyeti tanınmıştır.

İslam dini, Müslüman olmayanlara karşı dinde baskı yapmayı kesinlikle yasaklamıştır. Zor ve baskı altında gerçekleşecek imanın geçersiz olduğunu hükme bağlamıştır.

İnanmayan kimseler hayatta kalsalar, belki hayatlarının sonuna kadar iman etme ihtimalleri vardır. İmana gelmeleri için onlarla savaşıldığında, savaş sırasında öldürülenler için bu imkân ortadan kalkmaktadır.

Bütün bu açıklamalar gösteriyor ki, Müslümanlara saldırıda bulunmayan gayri müslimlere karşı yapılacak görev onlarla savaşmak değil, onları İslam'a davet yollarına başvurmaktır.

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun