Öldürülen veya intihar eden kişiler ecelleriyle mi ölmüş oluyorlar?

Tarih: 15.08.2011 - 00:00 | Güncelleme:

Soru Detayı

- Yani öldürülen veya intihar eden kişilerin kaderinde yine o vakitte başka bir nedenden dolayı ölmek yazılı mıdır?

Cevap

Değerli kardeşimiz,

Sizin bu sorunuzu evet veya hayır şeklinde cevaplamak yanlış olur. Çünkü evet dersek Cebriyeci olur, insanın iradesini reddetmiş; hayır dersek Mutezileci olur kaderi inkâr etmiş oluruz. Zaten ortada bir cenaze var. Bu nedenle kısaca açıklamayı uygun görüyoruz:

"Soru: 'Madem filan adamın ölmesi, filan vakitte mukadderdir. Cüz'-i ihtiyarıyla tüfek atan adamın ne kabahati var, atmasaydı yine ölecekti?' sözüne karşı ne dersiniz?"

"Kader, sebeble müsebbebe bir taalluku var. Yani, şu müsebbeb, şu sebeble vukua gelecek. Öyle ise denilmesin ki:

'Madem filan adamın ölmesi, filan vakitte mukadderdir. Cüz'-i ihtiyarıyla tüfek atan adamın ne kabahati var, atmasaydı yine ölecekti?'

"Sual: Niçin denilmesin?

"Elcevab: Çünki kader, onun ölmesini onun tüfeğiyle tayin etmiştir. Eğer onun tüfek atmamasını farzetsen, o vakit kaderin adem-i taallukunu farzediyorsun. O vakit ölmesini ne ile hükmedeceksin? Ya Cebrî gibi sebebe ayrı, müsebbebe ayrı birer kader tasavvur etsen veyahut Mu'tezile gibi kaderi inkâr etsen, Ehl-i Sünnet ve Cemaati bırakıp fırka-i dâlleye girersin. Öyle ise, biz ehl-i hak deriz ki: 'Tüfek atmasaydı, ölmesi bizce meçhul.' Cebrî der: 'Atmasaydı yine ölecekti.' Mu'tezile der: 'Atmasaydı ölmeyecekti.'" (Sözler, s. 467)

Yani, Cenâb-ı Hak bu âlemde hikmetiyle, her müsebbebi bir sebebe bağlamıştır. Bu hakikat, kaderin sebeble müsebbebe bir taalûk ettiği, şeklinde ifâde edilmiştir. Meselâ, bir çocuk müsebbeb, anne ve babası ise sebebdir. Cenâb-ı Hak o çocuğun yaratılmasını o anne ve babadan takdir etmiştir.

İşte Cebriye, sebeble müsebbebe ayrı birer kader tevehhüm etmekte, yâni ebeveyn ile çocuğu ayrı ayrı nazara almaktadır. Bunun neticesi olarak, dünyaya gelmiş bulunan bir çocuk için, madem ki onun kaderi dünyaya gelmektir. Ebeveyni olmasa da o çocuk dünyaya gelirdi, gibi hatalı bir fikre sapmaktadır.

Mu'tezile ise sebeblere te'sir vererek, ebeveyni olmasaydı o çocuk dünyaya gelmezdi, gibi yine bâtıl bir fikir ileri sürmektedir.

Ehl-i Sünnet âlimleri, kaderin sebeble müsebbebe bir baktığını ve sebeblerin yokluğu farzedildiğinde müsebbeb için bir şey söylenemeyeceğini ifâde etmişlerdir. Yâni, yukarıdaki misâl için, "Eğer söz konusu ebeveyn olmasaydı çocuk dünyaya gelir miydi?" sorusuna Ehl-i Sünnet âlimlerinin cevabı, "Ne olacağı bizce meçhuldür?" şeklindedir. Zira, ortada bir vak'a vardır. Söz konusu çocuk, o ebeveynden dünyaya gelmiştir. Ebeveynin yokluğu farzedilince, çocuğun dünyaya gelip gelmeyeceğine nasıl hükmedilecektir? Cenâb-ı Hakk'ın o çocuğu bir başka ebeveynden dünyaya gönderip göndermeyeceği hakkında bir tahmin yürütülemez.

İşte, bu misâl gibi, bir adamın ateş etmesiyle diğerinin ölmesi hâdisesinde de kader sebeple müsebbebe bir bakmaktadır. Ortada bir öldürme hâdisesi vardır ve bu hâdise daha meydana gelmeden Cenâb-ı Hak tarafından bilinmektedir. Dolayısıyla, kader, birinin ateş etmesiyle diğerinin ölmesi, şeklindedir. Adamın ateş etmediği farzedilince, mevcut hâdisenin bir tarafı, yâni sebeb yönü, yok kabul edilmektedir. Bu durumda karşı taraf hakkında hiçbir şey söylenemez.

Öldürme olayında katilin kabahati, Cenâb-ı Hakk'ın yasakladığı öldürme fiiline teşebbüs etmesi ve ölüme sebeb olmasıdır.

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Kategori:
Okunma sayısı : 50.000+

Yorumlar

ali_3781

Nisa Suresi 40: Allah kimseye zulmetmez. Bu ayet adl ismine isaret ediyor.

Yorum yapmak için Giriş Yapın ya da Üye olun.
Vbdestabe

kuranı kerimde daha çok ayet adl ismine işaret ediyor zaten kainata baktıgımızda mükkemel bir adalet sistemi oldugunu görebiliriz.

Yorum yapmak için Giriş Yapın ya da Üye olun.
ORKİDE16

Cenabı_ Allah(c.c) olmuş ve olacak herşeyi bilir..

Bu ;bir annenin çocuğunun huyunu bilip,'' kesin arkadaşını ısırır ve ağlatır'' demesi ve bunu önceden bilmesi gibi birşey..

Annenin suçu ne?

Yorum yapmak için Giriş Yapın ya da Üye olun.
t_damar

arkadaşlar hocamız konuya çok güzel açıklık getirdi bende fatihgomuk arkadaşımızın söylediği bir sözle ilgili kendi yorumumu yapmak istedim. ALLAH herşeyi bildiği halde neden imtihan ediyor nasıl olsa biliyor imtihana gerek yok diyor yanlız unuttuğu bişi varki oda ALLAH'ın el-ADL yani herkese hakkını veren ve adaleti gösteren ismidir ALLAH' teala arkadaşımızın dediği gibi yapmış olsaydı insanları dilediği gibi imtihana çekmeden cennetlikleri cennete cehennemlikleri cehenneme koymuş olsaydı ki bunu isteseydi böyle yapardı bu sefer cehennemdekiler diyecektiki ALLAH' ım bizi imtihan etmeden neden cennetine değilde cehennemine koydun işte imtihanla geçen bir dünya hayatının ahiretinde herkes yaptığıyla mesul olacak kimsenin böle bişi söylemeye hakkı olamayacak ALLAH' teala bütün kullarına yaptıklarının karşılığı neyse onu verecek. kimsede yaptığı en ufak bir şeyi inkar edemeyecek.. Yanlış bir cümlem olduysa affedin.

Yorum yapmak için Giriş Yapın ya da Üye olun.
CyBeR-iSLaM

Güzel bir açıklama. ama benim kalbim bu konuda mutmain değil...

Yorum yapmak için Giriş Yapın ya da Üye olun.
pismanlik372

merhaba
Allah sizden razi olsun
umarim bende dahil herkes anlamistir

Yorum yapmak için Giriş Yapın ya da Üye olun.
sonsuz641

benim şimdi anlayamadıgım sey öldüren adamın kaderinde öldürecegi yazıyor mu da o öldürüyor?(çünkü öbür ölecek olan adamın o gün o saatte o sekilde yani biri tarafından öldürülecegi belli..)eger böyle ise haksızlık degil mi?

Yorum yapmak için Giriş Yapın ya da Üye olun.
Editör

Allah her şeyi nasıl olacaksa öyle biliyor. Yani Allah yazdığı için olmamıştır. Öyle olacağı için Allah biliyor.

Konu hakkında detaylı bilgi almak için tıklayınız.

Yorum yapmak için Giriş Yapın ya da Üye olun.
özlem22

Bizi aydınlattığınız için çok teşekkürler.

Yorum yapmak için Giriş Yapın ya da Üye olun.
vabeste

Allah razı olsun editör abilerim...Sizleri böylesine hizmette sabırlı azimli akla ve kalbe dayalı ilime dayanır bilgiler verdiğiniz için tebrik ederim

Yorum yapmak için Giriş Yapın ya da Üye olun.
OZLM_27

ALLAH RAZI OLSUN SİZDEN.NE GÜZEL İNSANLARSINIZ.RUHANİYETİNİZDEKİ GÜZELLİKLER İÇİMİZE AKIYOR.ALLAH SİZİN GİBİ İNSANLARI BAŞIMIZDAN EKSİK ETMESİN.KONUYU ÇOK İYİ ANLADIM.BİR SÖZÜNÜZ DİREK ÇÖZÜMÜ GETİRİYOR.ALLAH BİLDİĞİ İÇİN YAPMIYORUZ BİZ YAPACAĞIMIZ İÇİN ALLAH BİLİYOR.ALLAH KULLARINA ASLA KALDIRAMAYACAĞI YÜKÜ VERMEDİĞİ GİBİ..O YARATTIĞINI ÇOK İYİ BİLEN ÇOK İYİ TANIYANDIR.

Yorum yapmak için Giriş Yapın ya da Üye olun.
fatihgomuk

Öldürülen ya da intihareden eceliyle mi ölmüş oluyor diye sorduğum soruda eğer bu soruya evet dersek cebriyeci olmuş oluruz ve kulun iradesini inkar ederiz, yok eğer hayır dersek mutezileci olur kaderi inkar etmiş oluruz demişsiniz. Peki eğer bir insan intihar ettiğinde veya başka biri tarafından öldürüldüğünde bu her iki fiili kendi iradesiyle mi yapmış oluyor ki bu yaptıklarından dolayı Allah tarafından sorumlu tutuluyor. Yok eğer bu fiileri Allah insanın kaderine yazmış ise sorumlu tutmaya hakkı da yoktur. Peki her şey kader de yazıyor ise neden insanlar sorumlu oluyor. Kısaca kader ne? Eğer kader Allah'ın olacak her şeyi önceden bilip yazması ise hayatı yaşamanın da bir anlamı yoktur. Çünkü Allah kimin ne yapacağını önceden bilmiyor mu? Kimin cennetlik olacağını kimin cehenneme gideceğini? Peki eğer her şeyi biliyorsa bizi neden bu Dünya'da imtihan ediyor. İmtihan etmeden de cennete veya cehenneme gönderebilirdi. Çünkü imtihan sonucunda ne olacağını da önceden biliyordu. Ve kaderine yazmıştı. Bence bu durumda imtihan edilmenin de bir anlamı veya önemi yoktur. Bu soruma ne şekilde bir cevap verilebilir. Cevap bekliyorum. Saygılarımla...

Yorum yapmak için Giriş Yapın ya da Üye olun.
Editör

1- Kader konusunda aklınıza takılan her şeyi sorabilirsiniz. Bu durum inkar ettiğiniz anlamına gelmez. Nitekim Kurandan öğrendiğimize göre Hz. İbrahim aleyhisselam ölülerin nasıl diriltileceğini sormuş, sonra da Allahım inanmadığımdan değil, kalbim tatmin olsun diye soruyorum demiştir. Bu nedenle bizler de aklımıza takılan sorularımızı sorabiliriz. Biz de elimizden geldiği kadar cevap vermeye çalışırız.

2- Kaderin esas anlamı Allah’ın, olmuş olacak her şeyi bilmesi demektir. Dikkat edersek insan iradesini yok saymıyor. Bilmek ayrı yapmak ayrıdır. Bilen Allah’tır, yapan kuldur. Yaratıcı, her şeyi; geçmişi, şimdiki zamanı ve geleceği de bilendir.

Bu konuya bir misal verelim;

Peygamberimiz İstanbulun fethini ve komutanını yüz yıllar önce müjdelemiş ve haber vermiştir. Zamanı gelince de dediği gibi çıkmış. Şimdi, İstanbul Peygamberimiz dediği için mi fethedildi, yoksa fethedileceğini bildiği için mi söyledi. O zaman Fatih Sultan yatsaydı, çalışmasaydı, ordular hazırlatıp savaşmasaydı yine olacak mıydı. Demek ki Allah Fatihin çalışıp İstanbul’u fethedeceğini biliyordu ve bunu elçisi Hz. Peygambere bildirdi.

Buradaki ince nokta: Allah bildiği için yapmıyoruz. Biz yapacağımız için Allah biliyor. Zaten Allah’ın geleceği bilmemesi düşünülemez. Bilmese veya bilemese yaratıcı olamaz.

Buna bir örnek verelim; Allah dostu evliyadan bir öğretmen düşünelim. Öğrencilerinden birisine “yarın seni şu kitaptan imtihan edeceğim.” diyor. Fakat öğretmen Allah’ın izniyle onun filim, maç, oyun, eğlence, derken sabah okula çalışmadan geleceğini bilerek, akşamdan karnesine “0” yazıyor. Ertesi sabah öğrenci sorulan sorulara cevap veremiyor ve sıfırı hak ettiğini bildiği anda, öğretmen cebinden not defterini çıkarıp “senin çalışmayıp sıfır alacağını bildiğim için önceden deftere sıfır yazmıştım” diyor. Buna karşı öğrenci “Hocam sen sıfır yazdığın için ben sıfır aldım. Yoksa geçer puan yazsaydın geçerdim.” diyebilir mi?

Demek ki Allah yazdığı için biz yapmıyoruz, bizim yapacağımız şeyleri bilerek Allah yazıyor. İşte buna kader diyoruz.

3- Kaderi ikiye ayırabiliriz: ızdırari kader, ihtiyari kader.

"ızdırari kader"de bizim hiçbir tesirimiz yok. O, tamamen irademiz dışında yazılmış. Dünyaya geleceğimiz yer, annemiz, babamız, şeklimiz, kabiliyetlerimiz ızdırari kaderimizin konusu. Bunlara kendimiz karar veremeyiz. Bu nevi kaderimizden dolayı mesuliyetimiz de yok.

İkinci kısım kader ise, irademize bağlıdır. Biz neye karar vereceksek ve ne yapacaksak, Allah ezeli ilmiyle bilmiş, öyle takdir etmiştir. Sizin sorduğunuz soruda bu alanda müzakere edilmektedir. Yani siz bir aday tipi belirliyorsunuz ve arıyorsunuz. Allah’ta sizin istediğiniz vasıflara sahip birkaç kişiyi önünüze çıkarıyor. Sizde bunlardan birini iradenizle beğenip kabul ediyorsunuz. Alah’ın alacağınız eşin kim olduğunu ezelde bilmesi kader, fakat sizin iradenizle seçmeniz cüz’i irade dediğimiz insanın mesuliyet sınırlarıdır.

Kalbimiz çarpıyor, kanımız temizleniyor, hücrelerimiz büyüyor, çoğalıyor, ölüyor. Vücudumuzda, bizim bilmediğimiz birçok işler yapılıyor. Bunların hiçbirini yapan biz değiliz. Uyuduğumuz zaman bile bu tür faaliyetler devam ediyor.

Ama şunu da çok iyi biliyoruz ki, kendi isteğimizle yaptığımız işler de var. Yemek, içmek, konuşmak, yürümek gibi fiillerde karar veren biziz. Zayıf da olsa bir irademiz, az da olsa bir ilmimiz, cılız da olsa bir gücümüz var.

Yol kavşağında hangi yoldan gideceğimize kendimiz karar veriyoruz. Hayat ise, yol kavşaklarıyla dolu.

Şu halde, bilerek tercih ettiğimiz, hiçbir zorlamaya maruz kalmaksızın karar verip işlediğimiz bir suçu kendimizden başka kime yükleyebiliriz?

İnsanın cüz-i ihtiyari adı verilen iradesi, önemsiz gibi görülmekle beraber, kainatta geçerli olan kanunlardan istifade ederek büyük işlerin meydana gelmesine sebep olmaktadır.

Bir apartmanın üst katının lütuflarla, bodrum katının ise işkence aletleriyle dolu olduğunu ve bir şahsın bu apartmanın asansörü içerisinde bulunduğunu farz ediniz. Kendisine, apartmanın bu keyfiyeti daha önce anlatılmış bulunan bu zat, üst katın düğmesine bastığında lütfa mazhar olacak, alt katın düğmesine bastığında ise azaba duçar olacaktır.

Burada iradenin yaptığı tek şey, sadece hangi düğmeye basılacağına karar vermesi ve teşebbüse geçmesidir. Asansör ise, o zatın kudret ve iradesiyle değil, belirli fizik ve mekanik kanunlarla hareket etmektedir. Yani, insan üst kata kendi iktidarıyla çıkmadığı gibi, alt kata da kendi iktidarıyla inmemektedir. Bununla beraber asansörün nereye gideceğinin tayini, içindeki şahsın iradesine bırakılmıştır.

İnsanın kendi iradesiyle yaptığı bütün işler, bu ölçüyle değerlendirilebilir. Mesela; cenab-ı hak, meyhaneye gitmenin haram, camiye gitmenin ise faziletli olduğunu insanlara bildirmiş bulunmaktadır. İnsan bedeni ise kendi iradesiyle, misaldeki asansör gibi her iki yere de gitmeye müsait bir yapıdadır.

Kainattaki faaliyetlerde olduğu gibi, beden içindeki faaliyetlerde de insanın iradesi söz konusu olmamakta ve insan bedeni, kanun-u külli adı verilen ilahi kanunlarla hareket etmektedir. Fakat onun nereye gideceğinin tayini, insanın irade ve ihtiyarına bırakılmıştır. O hangi düğmeye basarsa, yani nereye gitmek isterse, beden oraya doğru hareket etmekte, dolayısıyla da gideceği yerin mükafatı veya cezası o insana ait olmaktadır.

Dikkat edilirse, kaderi bahane ederek, “benim ne suçum var” diyen kişinin, iradeyi yok saydığı görülür.

Eğer insan, “rüzgarın önünde sürüklenen bir yaprak” ise, seçme kabiliyeti yoksa, yaptığından mesul değilse, o zaman suçun ne manası kalır? Böyle diyen kişi, bir haksızlığa uğradığı zaman mahkemeye müracaat etmiyor mu?

Halbuki, anlayışına göre şöyle düşünmesi gerekirdi: “bu adam benim evimi yaktı, namusuma dil uzattı, çocuğumu öldürdü, ama mazurdur. Kaderinde bu fiilleri işlemek varmış, ne yapsın, başka türlü davranmak elinden gelmezdi ki.”

Hakkı çiğnenenler gerçekten böyle mi düşünüyorlar?

İnsan yaptığından sorumlu olmasaydı, “iyi” ve “kötü” kelimeleri manasız olurdu. Kahramanları takdire, hainleri aşağılamaya gerek kalmazdı. Çünkü, her ikisi de yaptığını isteyerek yapmamış olurlardı. Halbuki hiç kimse böyle iddialarda bulunmaz. Vicdanen her insan, yaptıklarından sorumlu olduğunu ve rüzgarın önünde bir yaprak gibi olmadığını kabul eder.

Sorunuzun başıan dönersek, kendi iradesiyle intihar eden kimse sorumlu olur. Başkası tarafından zulmen öldürülen ise sorumlu olmaz. Ancak zulmen öldüren sorumlu olur.

Yorum yapmak için Giriş Yapın ya da Üye olun.
caglararta

sonsuz nikli kardeşim anlamadığın husus zaten yukardaki metinde cevaplanmış cevabı var o metni cevap kısmını iyi okumanı tavsiye ederim

Yorum yapmak için Giriş Yapın ya da Üye olun.
İsra Miraç

Selamunaleyküm kardeşlerimize tavsiyem kader kaza konularında;bu güzel tatmin edici cevaplar ve anlaşılır örneklerden sonra çok takılı kalmamalarıdır.Bu dünyada serbestçe cüz-i irademizle yaşamamızın sebebi yarın ahirette cehenneme atılanların yada cennette düşük derecede olanların cenab-ı Allah a ben ne yaptım ki beni buraya koydun demememiz içindir.Herkes dünyadaki yaptığı fiilleri tamamiyle hatırlayacak ,unuttuysa hatırlatılacak ve böyle anlamsız suali sormaya hakkı ,yüzü,teşebbüsü dahi olamayacaktır...Hekese hayırlı okumalar..

Yorum yapmak için Giriş Yapın ya da Üye olun.
Anonim

arkadaşlar gerçekten kul tabiki ALLAHı hesaba çekemez yani belki bazı şeyleri beyin almıyor olabilir.aman siz yeter ki imanınızı kaybetmeyin.

Yorum yapmak için Giriş Yapın ya da Üye olun.
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun