İcradan hacizli malı almak caiz midir?
- Böyle durumlarda hangi konulara dikkat etmeliyiz?
Değerli kardeşimiz,
"Varlıklı olan kimsenin malı, (yani imkânı olduğu halde) zamanında borcunu vermeyip geciktirmesi zulümdür." (Buhârî, İstikrâz, 12)
“Malı olduğu halde borcunu geciktirmek, kişinin dokunulmazlığının kaldırılıp cezalandırılmasını mubah kılar." (Buhârî, İstikrâz 12; Müslim, Müsâkât 33)
Temerrüd edip zimmetindeki borcu vermemek büyük günahlardandır. Bunu yapan kimse fasıktır, başkasının malını gaspetmek gibidir.
Kurtubi diyor ki: "Irzını mubah kılmaktan maksat, o kişiyi kınamaktır. Cezalandırmaktan maksat da onu hapsetmektir."
Sanâni, "Sübülü's-Selâm" isimli kitabında şöyle diyor:
"Irz ve cezasını mübah kılmaktan maksat; malına haciz konması ve hakimin, borçlunun malını satıp borcunu kapatmasıdır." (Halil Gönenç, Günümüz Meselelerine Fetvalar)
İşte dinde haciz edilen malların tamamen şer'i bir kaide olduğu açıktır. Bu malları almak caizdir. Ancak dikkat edilmesi gereken önemli noktalar vardır.
İcra ile sattırılan malların genelde borca mukabil olduğu bilinen gerçektir. Bu tür satışta artık mal sahibinin yetkisi hükmen kalmamıştır. Buradaki tasarruf yetkisi icra makamına geçmiştir. O da kendi rızası ile satmaktadır. İcra makamının satış yapması da zaruretten dolayıdır. Buradaki zaruret, malın satılarak borcun ödenmesi ve hakkın ehline teslimidir. Bundan dolayı icra yolu ile yapılan satım akdi dinen de geçerlidir. Bu konunun zahiri kısımıdır.
Ancak konunun ahlaki boyutu da vardır. Dinimiz kasıt ve ihmal olmadan olaganüstü sabeplerden dolayı borcunu ödeyemeyen kimseye kolaylık gösterilmesini öngörür. Bu yüzden kaynaklar, darda kalan kimsenin malını satın almanın mekruh olduğunu belirtmektedirler.
Buna göre icra dairelerinde satışa çıkarılan bir malı piyasa fiyatının çok altında almak sureti ile karşı tarafın zorda kalmışlığından faydalanılmamalı ve imkanlar ölçüsünde mal sahibinin mağdur edilmemesi için gayret gösterilmelidir.
Ayrıca, bu konu biraz da vicdanîdir. Malın piyasadaki değerine yakın bir fiyata alınmasına gayret etmek gerekir. Fiyatın daha da düşmesine neden olacak işler yapmak caiz olmaz.
Diğer taraftan, malın satışa çıkarıldığı günde belirlenen fiyatın daha da düşmesi için bilerek teklif vermemek veya teklif vereceklere engel olmak da caiz olmaz. Bunlar zor durumda olan kimselere bilerek zarar vermek anlamına gelir. Hem Allah hakkı hem de kul hakkı çiğnenmiş olur.
Bununla beraber, bilerek zarar vermek gibi bir durum yoksa, piyasa fiyatının altında da olsa, alışveriş her halükarda caiz ve geçerlidir. Bundan elde edilen kâr da helaldır.
Fakat o malların ardından masumların ve çocukların göz yaşı varsa, dini bir mesuliyet olmamakla beraber, hissi ve vicdani bir sıkıntı verebilir. Bu noktadan fetvayı, "müftüler verse de sen vicdanına sor." hadisi şerif gereği size bırakırız.
Özetle söylemek gerekirse, icra gereği haczedilip satışla arzedilen mal er veya geç satılacaktır. Bu malın piyasası farklıdır. Bu piyasa (fiyat) çerçevesinde verilebilecek en fazlayı vererek malı almak, ağlayana zarar değil, fayda sağlar.
Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet
BENZER SORULAR
- İcra dairesinde memur olarak görev yapmanın veya çalışmanın herhangi bir manevi sorumluluğu var mıdır?
- SEMEN
- "Müşteri kızıştırmayınız. Bir kimse kardeşinin satışı üzerine satış yapmasın... Hiçbir kadına, kız kardeşinin çanağındaki nimetin kendi kabına konması için, onun boşanmasını istemesi helâl olmaz." hadisi ne demektir?
- Büyük günah işlemeye iradesiyle niyet eden, fakat bu niyeti işlemeye fırsat bulamayan kişi, bu niyetinden dolayı günah kazanır mı?
- MÜSTEAR (ÖDÜNÇ ALINAN MAL)
- SİMSARLIK (Komisyonculuk)
- Ölünün arkasından hayır, dua ve iyilik olarak neler yapılabilir? Yasin suresi ve başka hangi dualar ölünün kabir azabını hafifletmek için okunmalıdır?
- VADE FARKI
- MUÎR (GERI ALMAK ÜZERE BIR MALIN MENFAATINI BAŞKASINA TEMLIK ETME)
- MÜZÂYEDE