Dindar / dindar olmayan eş seçmenin fayda ve zararları nelerdir?

Tarih: 21.04.2011 - 00:00 | Güncelleme:

Soru Detayı

- Dindar bir eş seçmemizin özellikle bu zamanda bize kazandıracakları ve dindar olmayan bir eşin zararları ne olabilir?
- Peygamberimiz, dindar bir eş seçmemizin daha uygun olacağını söylüyor. 

Cevap

Değerli kardeşimiz,

İslam Dini, her sahada olduğu gibi evlilik konusunda da ince eleyip sık dokumaktadır. Çünkü aile, İslam toplumunun can damarı, sarsılmaz temeli ve köşe taşı konumundadır. Aile yapısı ne kadar sağlam olursa, toplum o denli sağlam ve sağlıklı olur. Ailenin temel taşları, dikili direkleri ise anne ve babadır.

Ailenin oluşumunda en önemli öğe, eş seçimidir. Kadın olsun erkek olsun eş seçimi, müminlerin en çok dikkat etmeleri gereken hususların başında gelmektedir.

"Müşrik kadınlarla, onlara inanıncaya kadar, evlenmeyin. (Müşrik kadın) hoşunuza gitse dahi, mümin bir câriye, müşrik (hür) bir kadından iyidir. Müşrik erkekler de inanıncaya kadar, onları(mümin kadınlarla) evlendirmeyin. (Müşrik erkek) hoşunuza gitse dahi, mümin bir köle, müşrik bir adamdan iyidir. (Zira) onlar ateşe çağırıyorlar. Allah ise izniyle cennete ve mağfrete çağrıyor. İnsanlara ayetlerini (böyle) açıklıyor ki öğüt alsınlar." (Bakara, 2/221)

İşte bu nedenle; Hz. Peygamber (asm) şöyle buyurmuştur: 

"Kadın dört şey için nikâhlanır: Malı için, soyu-sopu için, güzelliği için ve dini için... Sen dini bütün olanı seç (ki, sıkıntı çekmeyesin), elin ve evin bereketlensin." (Buhârî, Nikâh, 15; Müslim, Radâ' 4) 

İslam, evliliğin uzun ömürlü olması için iyi bir eş seçiminin yapılmasını esas alır. Yuvanın huzur, uyum, mutluluk ve karşılıklı güvene dayanan prensipler üzerine bina edilmesi için, bu yuvada din unsurunun ön planda olması gerekir. Çünkü din unsuru, insan yaşlandıkça artar, güzelleşir, gelişir ve bağları kuvvetlendirir. Oysa zenginlik, güzellik, soy-sop gibi unsurlar, hem geçici hem de insanın kibrini artırdığı için, huzursuzluğun temel nedeni sayılmaktadır.

“Kadınları (sırf) güzellikleri için nikahlamayınız. Çünkü onların güzelliğinin (böbürlenmek ve kibirlenmek yüzünden) onları tehlikeye atabilir. (Sırf) malları için de onları nikahlamayınız. Çünkü malların onları azdırması (ve günahlara ile kötülüklere sokması) mümkündür. Lakin dindarlıkları için onları nikahlayınız. Şüphesiz, burnunun bir kısmı kesik, kulağı delik ve teni siyah dindar bir cariye (dindar olmayan hür kadından nikahlamak bakımından) faziletlidir.” (İbn Mace, Nikah, 6, h.no: 1859)

Dindar eş seçimi, mutluluk ve bir anlamda da ebedi kurtuluş seçimi demektir. Çünkü birbirlerine manevi destek veren eşler birbirlerini haramdan korudukları gibi, Allah'ın rızasını kazanma hususunda da teşvikçi olurlar. 

Bediüzzaman Hazretleri, bu meseleye temas ederken şöyle der:

“Şer'an koca, karıya küfüv olmalı, yani, birbirine münasip olmalı. Bu küfüv ve denk olmak, en mühimi, diyanet noktasındadır.” (bk. Lem'alar, Yirmi Dördüncü Lem'a)

Üstad Hazretlerine göre bu saadet kurumunda kadın ve erkek dindarlıkta, güzel ahlâkta ve Allah korkusunda birbirine denk olmalıdırlar. Ebedî hayatta eşini kaybetmemek için, eşinin dindarlığını örnek alan ve eşini dindarlığı ve güzel ahlâkı için seven erkek, dünya-âhiret elemsiz mutluluğu yakalamış demektir. Kocasının dindarlığına bakıp, ebedî hayatta kocasını kaybetmemek için Allah korkusuna ve takvâya giren kadın da bahtiyardır, ebedî mutluluğa ulaşmış demektir.

Yoksa, saliha kadınını ebedî kaybettirecek sefâhette ve kötü davranışlarda bulunan erkek kendisine yazık etmiş olur. Kadın da, Allah korkusunu yaşamaya çalışan kocasının izinden gitmemesi sebebiyle, o ebedî arkadaşını kaybederse kendisine yazık eder. Kadın ve erkek ise birbirinin fısklarını, günahlarını ve kötü davranışlarını taklit ediyorlar ve böylece birbirini ateşe atıyorlarsa, sevgilerine, aşklarına ve mutluluklarına binlerce defa yazık etmiş olurlar.(bk. a.g.e.)

Eşinin maddî ve fizikî güzelliğinden ziyâde, huy ve ahlâk güzelliğine, şefkatin madeni ve Rahmetin hediyesi oluşuna sevgisini bağlayan bir erkeğin, eşinden aynı derecede sevgi ve hürmet göreceğini bildiren Said Nursî Hazretleri, bu karşılıklı hürmet ve muhabbetin her iki taraf yaşlandıkça ve çirkinleştikçe artacağını, böylece dünya hayatının da bir mutluluk yumağına döneceğini, yoksa yalnızca sûret güzelliğine bağlanan bir sevginin çok geçmeden bozulacağını ve yerini geçimsizliklere bırakacağını haber verir.(bk. Sözler, Otuz İkinci Söz, Üçüncü Mevkıf)

Üstad Bediüzzaman’ın ifâdesiyle, "eşini latîf şefkatine, güzel hasletine, güzel huyuna ve güzel ahlâkına dayalı olarak sevmenin ve böylece eşini günahlara girmekten korumanın âhiretteki neticesi" ise, Rahîm-i Mutlak tarafından ebedî cennette hûrilerden daha güzel, daha alımlı ve daha câzibedâr bir fizikî ve ruhî güzellikle eşinin kendisine ebedî bir eş, latîf bir dost, güzel bir arkadaş ve sâdık bir sevgili olarak verilmesidir.(bk. a.g.e.)

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Kategori:
Okunma sayısı : 50.000+
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun