Şafi mezhebine göre faiz ile ilgili hükümler nelerdir?
İçindekiler |
Haram kılınan kazançlardan biri de faizdir. Faizin haramlığı Kitap, Sünnet ve icmâ ile sabittir. Bu hususta yüce Allah şöyle buyurmuştur:"Faiz yiyenler, ancak şeytanın çarptığı kimsenin kalktığı gibi kalkarlar. Bu, onların, 'Alışveriş de faiz gibidir' demelerinden dolayıdır. Oysa Allah alışverişi helâl, faizi haram kılmıştır. Bundan böyle kime rabbinden bir öğüt gelir de (o öğüte uyarak) faizden vazgeçerse, artık önceden aldığı bağışlanır.
Onun durumu Allah'a kalmıştır (Allah onu affeder). Kim tekrar (faize) dönerse, işte onlar cehennemliklerdir. Orada ebedî kalacaklardır."(Bakara 2/275~)
"Ey iman edenleri Allah'a karşı gelmekten sakının ve eğer gerçekten iman etmiş kimselerseniz, faizden geriye kalanı bırakın. Şayet böyle yapmazsanız, Allah ve Resûlü'yle savaşa girdiğinizi bilin. Eğer tövbe edecek olursanız, ana paralarınız sizindir. Böylece siz ne başkalarına haksızlık etmiş olursunuz ne de başkaları size haksızlık etmiş olur." (Bakara 2/278-279.)
Sevgili Peygamberimiz de (s.a.v) faizin büyük günahlardan olduğunu ve ondan sakınılması gerektiğini şöyle bildirmiştir: "Şu yedi helak edici şeyden sakının. Bunlar, Allah'a ortak koşmak, sihir yapmak, Allah'ın (öldürülmesini) haram kıldığı bir kimseyi haksız yere öldürmek, faiz yemek, yetim malı yemek, hücum gününde savaştan kaçmak, iffetli ve kendi halinde temiz mümin kadınlara zina iftirası atmaktır." (Buharı, Vesâyâ, 23; Müslim, imân, 144; Ebû Davud, Vesâyâ, 10.)
Faiz, şu altı maddede cereyan eder:
1. Altın.
2. Gümüş.
3. Buğday.
4. Arpa.
5. Hurma.
6. Tuz.
Ribânın yalnızca bu altı maddede cereyan etmesinin sebebi, bu maddeler hakkında nas varit olmasıdır. Hz. Peygamber bu hususta şöyle buyurmuştur: "Altın, altın ile, gümüş, gümüş ile, buğday, buğday ile, arpa, arpa ile, hurma, hurma ile, tuz, tuz ile misli misline ve birbirine eşit olarak peşin satılırlar. Ama bunların cinsleri değişik olduğunda peşin olmak şartıyla istediğiniz gibi satın. " (Müslim, Müsâkat, 81; Ebû Davud, Büyü', 12; Tirmizî, Büyü', 22.)
Faiz üç kısma ayrılır:
I. Fazlalık Faizi (Ribe'l-fadl)
Takas edilen iki maldan birinin diğerinden fazla olmasına fazlalık faizi denir. Bir ölçek buğdayın iki ölçek buğdayla veya 100 gr. altının 120 gr. altınla değiştirilmesi gibi. Bu örnekte de görüldüğü gibi fazlalık faizi, takas edilen mallardan birinin diğerinden fazla olduğu ribâdır. Bununla ilgili bir hadis-i şerifte Hz. Peygamber (s.a.v) şöyle buyurmuştur:"Altın altın ile, gümüş gümüş ile, buğday buğday ile, arpa arpa ile, hurma hurma ile, tuz tuz ile misli misline ve peşin olarak satılır. Kim artırır veya artırılmasını isterse faize girmiş olur. Bunda alan da veren de birdir." (Müslim, Müsâkat, 82; Nesâî, Büyû'742.)
Bu konudaki rivayetlerden birinde Ebû Saîd-i Hudrî (r.a) şunları anlatmıştır:
Bilâl (r.a), Resûlullah'a (s.a.v) iyi cins hurmalardan bernî hurması getirmişti. Resûl-i Ekrem (s.a.v), "Bu nereden?"diye sormuş, Bilâl de, "Bizde kalitesiz hurma vardı. Allah Resûlü'nün yemesi için ondan iki ölçek vererek bir ölçek satın aldık" dedi. Bunun üzerine Resûlullah (s.a.v) şöyle buyurdu: "Eyvah! Bu ribânın tâ kendisi. Eyvah! Bu ribânın tâ kendisi, ribânın tâ kendisi. Sakın (bir daha) böyle yapma! Şayet iyi hurma satın almak istersen, elindekini ayrıca sat. Sonra onun parasıyla iyi hurmayı satın al." (Buhârî, Vekâlât, 11; Müslim, Müsâkat, 96; Nesâî, Büyü', 39.)
II. Vade Faizi (Nesie Ribâsı)
Kendisinde ribâ cereyan eden mallardan birini karşı tarafa daha sonra teslim etmek şartıyla değiştirmeye vade faizi denir. Meselâ bir ölçek buğdayı altı ay sonra ödenecek bir ölçek buğday karşılığında satmak veya 100 gr. altını, altı ay sonra ödenecek 100 gr. altın karşılığında satmak gibi.
Bu tür muamelelerde faizin mânası zahiren görünmese de hakikatte mevcuttur. Bu muamelede 100 gr. altını peşin alıp bunun karşılığı olan 100 gr. altını altı ay sonra ödeyecek olan müşteri, kârlı duruma geçmektedir. Çünkü 100 gr. altınla altı ay süreyle ticaret yapıp kâr sağladıktan sonra karşı tarafa 100 gr. altın ödeyecektir. Burada bedellerden birinde artış söz konusudur. Her iki bedel de peşin olarak alınıp verilirse, bu artış meydana gelmez. Hz. Peygamber böyle bir alışverişi yasaklamıştır: "Bunlardan hazırda bulunanı gaip (daha sonra ödenecek) olanla satmayın." (Buhârî, Büyü', 77, 78, 81; Müslim, Müsâkat, 75, 77, 91.)
Şunu da belirtmek gerekir ki, malların cinsleri değişik olursa istenildiği gibi değiştirilebilir. Meselâ 100 gr. altın verip 10 kg. gümüş veya 100 kg. buğday verip 500 kg. arpa alınabilir. Yalnız bu durumda malların hazırda bulunması ve peşin olarak alınıp verilmeleri şarttır.
III. Teslimat Faizi (Ribe'l-yed)
Kendilerinde faiz cereyan eden iki malın takas edilip bunlardan birinin veya her ikisinin akid meclisinden ayrıldıktan sonra karşı tarafa teslim edilmesi durumunda ribe'l-yed (teslimat faizi) cereyan eder. "Bunlardan hazırda bulunanı gaip (daha sonra ödenecek) olanla satmayın" hadis-i şerifi, malların akid yapılan mecliste karşı tarafa teslim edilmesinin zorunlu olduğunu göstermektedir.
Şu halde kendilerinde faiz cereyan eden malları aşağıdaki şartlara uymak kaydıyla birbirleriyle takas etmek veya satmak caiz olur ki bu şartlar üç tanedir:
1. Her iki mal birbirine eşit miktarda olmalıdır.
2. Her iki mal hazırda olmalıdır.
3. Her iki malın teslim ve tesellümü taraflarca aynı anda yapılmalıdır.
IV. Borç Faizi (Ribe'l-karz)
Vade faizi kapsamında mütalaa edilen borç faizi, bir kişinin belli miktarda malı, ödeme vakti geldiğinde fazlasıyla ödemek üzere borç almasıdır veya bu şekilde karşı tarafa borç vermektir. Bu, İslâm'ın şiddetle yasakladığı câhiliye devri faizidir. Yüce Allah, müminlerin bundan uzak durmaları gerektiğini bildirmiştir: "Ey iman edenleri Kat kat artırılmış olarak faiz yemeyin. Allah'a karşı gelmekten sakının ki kurtuluşa eresiniz." (Âl-i İmrân 3/130.)
Faiz bütün dinlerde haram kılınmıştır. Yüce Allah katından indirilen ve içine asla bâtıl şeyler karışmamış olan Kur'ân-ı Kerîm, İsrâiloğulları'nın işlediği günahlar sebebiyle lanet ve azaba müstahak olduklarını haber vermekte ve işledikleri günahların başında faizin geldiğini şöyle bildirmektedir: "Yahudilerin yaptıkları zulüm ve birçok kimseyi Allah yolundan alıkoymaları, kendilerine yasaklanmış olduğu halde faiz almaları, insanların mallarını haksız yere yemeleri sebebiyle önceden kendilerine helâl kılınmış temiz ve hoş şeyleri onlara haram kıldık. İçlerinden inkâr edenlere de acı bir azap hazırladık." (Nisa 4/160-161.)
Faiz kazancı nereye sarfedilir?
Müslümanın faizli muamelelerden kesinlikle uzak durması gerekir. Bütün dinlerce haram kılınan faizin kazancından yararlanmak, hiçbir gerekçeyle meşru gösterilemez. Ancak bir şekilde faizden elde edilen kazanç ne yapılmalı, nereye sarfedilmelidir?Bu soruya verilecek en makul cevap şudur: Faizden elde edilen kazanç, karşılığında hiçbir sevap beklemeksizin yoksullara, kamu yararına hizmet veren hayır kurumlarına bağışlanmalı, ayrıca faizli muameleye girildiği için de tövbe edip yüce Allah'tan af ve mağfiret dilenmelidir.Asıl tövbe faiz işlemine son vermektir.
BENZER SORULAR
- RİBÂ (Fâiz)
- RİBÂ (FÂIZ)
- SARF
- Malı ödünç vermek, veresiye (nesîe) faizi mi olur?
- MUHÂKALE
- Şafi mezhebine göre teşvik kredileri ile ilgili hükümler nelerdir?
- Şafi mezhebine göre rehin ile ilgili hükümler nelerdir?
- Faiz (riba) neden haramdır?
- Şafi mezhebine göre karaborsacılık (ihtikar) ile ilgili hükümler nelerdir?
- KEYLÎ