Akl-ı mead / maad nedir? Akıl nasıl kullanılmalıdır?

Tarih: 23.10.2012 - 10:36 | Güncelleme:

Soru Detayı

- Cennette insanlara verileceği söylenen akl-ı mead / maad nedir?

Cevap

Değerli kardeşimiz,

Akl-ı maaş ve akl-ı maad sözcükleri, aklın mahiyeti ile ilgili değil, nasıl kullanıldığını veya kullanıldığı alanı göstermeye yönelik kavramlardır. Maaş kelimesi, dünya hayatının maişetiyle ilgilidir. Maad kelimesi ise ahiret hayatını gösteren bir sözcüktür.

Buna göre, bütün maksadı dünya nimetlerinden faydalanmak, dünya lezzetlerini elde etmek, dünyada mal-mülk, makam-mevki, şöhret sahibi olmak için aklını kullanan bir kimsenin bu aklına “akl-ı maaş” denilir. Buna mükabil, bütün maksadı ahiret mutluluğunu kazanmak için gayret sarfeden ve aklını bu yolda kullanan kimsenin aklına “akl-ı maad” denilir.

“Bildikleri, sadece dünya hayatının dış görünüşüdür; ama âhiretten habersiz, gafildirler.(Rum, 30/7),

“O halde bizi anmaktan, bu Yüce Kitabımızı dinlemekten uzak duran ve dünya zevkinden başka bir şey istemeyen kimseleri sen de bir tarafa bırak! Onların bilgi seviyesi ancak bu kadardır; bildikleri bilecekleri budur. Senin Rabbin, kimin Allah’ın yolundan saptığını, kimin doğru yolda yürüdüğünü pek iyi bilir.” (Necm, 53/29-30)

mealindeki ayetlerde aklın bu iki fonksiyonuna işaret edilmiştir.

Ayrıca aklın mesmu ve matbu olmak üzere iki yönü daha vardır. Çalışarak, öğrenerek kazanılan aklın adı mesmu veya müktesep akıldır. Yaratılış itibariyle var olan fıtrî akıl ise matbu olan akıldır. (bk. Razî, Bakara 171. ayetin tefsiri)

Aynı kişinin cahil iken kullandığı aklının düzeyi ile tahsilli, bilgili olduğunda kazandığı akıl düzeyi arasındaki fark, müktesep aklın seviyesini göstermektedir. Kişi, fıtrî aklın azlığından sorumlu değil, ancak müktesep aklın azlığından sorumludur.

Müktesep aklın direksiyonu kişinin kendi elindedir; rotasını dünyaya çevirdiği zaman akl-ı maaş, ahirete yönlendirdiği zaman ise akl-ı maada sahip olur.

Aklı, insaflı ve âdilce kullanmanın yolu, onu dünya-ahiret dengesini bozmayacak şekilde yönlendirmekten geçer. Bu da her iki dünya hakkında gereken bilgiye sahip olmakla mümkündür.

“Bazı kimseler: 'Ey Yüce Rabbimiz, bize vereceğini bu dünyada ver!' derler. Bunların âhirette nasipleri yoktur. Bazıları da 'Ey bizim (Yüce) Rabbimiz! Bize bu dünyada da iyilik ve güzellik ver, âhirette de iyilik ve güzellik ver. Ve bizi cehennem ateşinden koru!' derler. İşte bunlar kazandıkları şeylerin hayır ve bereketlerini fazlasıyla görürler. Allah hesabı çok çabuk görür.” (Bakara, 2/200-202)

mealindeki ayetlerde dünya-ahiret dengesinin ne kadar önemli olduğu vurgulanmıştır.  

Rabbimiz bizi “dengesiz adam” olmaktan korusun. Amin...

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun